17 Ocak 2013 tarihli Milliyet Gazetesi’nde gündeme kurban giden çok önemli bir haber yer aldı. ‘TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu’na 24 Aralık’ta gönderilen bilgi notunda ülkeyi karıştırmak için hazırlanan 26 maddelik eylem planındaki 15 madde adeta Ergenekon yapılanmasının uluslararası bağlantılarına açıktan delil teşkil edecek nitelikte.
Bunu sağır sultan da biliyor, hatta daha önce bu medyada zaten defalarca yer aldı da denilebilir.
Bunun ötesinde Ergenekon soruşturması kapsamında özel yetkili İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen 134 sayfalık iddianamesindeki; “Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün bu güne kadar yurt çapında yapılan operasyonlarla elde edilen örgütsel dokümanları incelendiğinde, amaçlarına ulaşmak için; -Naylon terör örgütlerinin oluşturulması, -Mafyanın veuluslararası uyuşturucu ticaretinin kontrol altına alınması, -Medyanın kontrol altına alınması, -Sivil toplum kuruluşlarının kontrol altına alınması, -Siyasi partilerin kontrol altına alınarak siyaset dünyasına yön verilmesi, -Gerektiğinde siyasilere suikast düzenlenmesi, -Örgüte eleman kazandırmak ve gelir sağlamak için illegal tüm yolların kullanılması, gibi eylemlerin araç olarak benimsenmiş olması, ülkemizin bu örgüt nedeniyle karşı karşı ya' kaldığı tehlikenin boyutunu bir kez daha gözler önüne sermiştir. Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün, TSK içinde örgütlenmeye yaşamsal ölçüde önem verdiği, bu amaçla son derece gizli ve hücre tipi bir yapılanma kurup özel ve gizli bağlantılarla bu yapılanmayı kontrol ettiği belirlenmiştir. Bu yapılanma, sürekli örgütsel bağlantılarını devam ettirmekte olup örgütün bu üye ve yöneticileri tarafından örgütün amaçları doğrultusunda ve örgüt merkezinin verdiği kararların gereğinin uygulanmasına yönelik çalışmalar içinde olmaktadır. Örgütün bu amaçla ve planlanan suikast veya çeşitli tedhiş olaylarında kullanılması amacıyla örgüte ait önemli miktardaki silah ve askeri mühimmatı değişik yerlerde gizlediği belirlenmiştir. Başsavcılığımızca örgütle ilgili yapılan soruşturma sırasında ayrıntılı olarak incelenip değerlendirilmiş bulunan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından açılan Ergenekon Silahlı Terör Örgütü davalarına ilişkin iddianamelerde ve ek delil klasörlerinde açıkça belirtildiği üzere, kimi şüphelilerin davamıza konu soruşturmada da örnekleri görüldüğü gibi, mezhebe dayalı kaos ve çatışma çıkarmaya yönelik olarak Alevi-Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Ali Balkız'a ve Genel Sekreteri Kazım Genç'e yönelik suikast hazırlığı yapılmış olması da Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün bölgemizdeki paralel faaliyetlerine benzerlikler taşımakta olması bakımından hayli dikkat çekicidir.” tespitlere bile atıfta bulunulabilir.
Dahası Ergenekon iddianamesindeki; “… terör grupları mutlaka kontrol altında tutulmalı, gereğinde “naylon terör grupları” oluşturularak, terör dünyasına yön verilmeli ve güçlü istihbarat örgütlerinin kurguladığı oyunun içinde mutlaka yer alınmalıdır, ulusal ve uluslararası LEGAL VE İLLEGAL ÖRGÜTLER ile işbirliğine yönelmek kaçınılmaz bir zorunluluktur. ( 29/Ekim/1999 tarihli ERGENEKON dokümanı) ” Savcılık şüpheleri de dikkate sunulabilir.
Benim dikkatimi çeken ise tüm bunları ve uluslar arası bağlantıları açığa çıkaran Milliyet’te yayımlanan haberdeki; “Usame Bin Ladin ve Mesut Barzani’nin AKP lehine beyanatlar vermesinin sağlanarak kamuoyuna AKP’nin bu grupla işbirliği ve irtibat halinde olduğu imajının verilmesi” maddesi dikkate değer bir durum arz ediyor.
Acizane kanaatime göre Ak Parti hükumet olduğu günden bu yana devre dışı bırakılmak ve iktidardan alaşağı etmek için malum kesim (ulusalcı, Kemalist, darbeci, jakoben ve uluslar arası güç odakları) hep teyakkuzda oldu.
Bu son belgede yine aynı zihniyetin devletin damarlarında kol gezdiğini bir kez daha görmek doğrusu şahsen kendi adıma ve bu ülkenin geleceği adına işkillenmemi haklı çıkarıyor. Doğrusu CIA’nin bile yıllarca yakalamak için peşinde koştuğu Usame Bin Ladin’den AK Parti lehine açıklama almak kimin haddine. Korkunç bir durum. Ergenekon yapılanmasının kimlerle, nasıl bir bağlantı içinde olduğunu tahmin edebilmeyi doğrusu güçleştiriyor.
Şu da söylenebilir: ‘adamlar masa başında haber yapıp, kamuoyunu yanıltabilir. Onlar kim ki, Usame Bin Ladin’den Ak Parti’yi öğücü açıklama alsınlar’
Olabilir! Ancak ben yinede, yukarıdaki Ergenekon iddianamesindeki iddiaları bir kez daha okumakta fayda var diyorum.
Bu anlamda yargının elini taşın altına koyduğu gibi, siyasi iradenin de bir kez daha Ergenekoncuların hesabı üzerinden şu ülkenin içinde bulunduğu yasal yapıyı yeniden elden geçirmesini bekliyorum.
Hükumetin mevcut anayasanın dördüncü maddesine takılmadan bir an önce en azından kendi siyasi ve ülkenin geleceği açısından bunu yapmak zorunda olduğunu düşünüyorum. Evet ladin öldü, ama Ergenekon zihniyeti devletin kılcal damarlarında hala faaliyette. Unutmamak lazım diyorum. Zaten Ergenekoncular da kendilerini unutturmak da istemiyorlar kine!
mazhararslanoglu@gmail.com
twitter.com/maomazhar
Bunun ötesinde Ergenekon soruşturması kapsamında özel yetkili İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen 134 sayfalık iddianamesindeki; “Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün bu güne kadar yurt çapında yapılan operasyonlarla elde edilen örgütsel dokümanları incelendiğinde, amaçlarına ulaşmak için; -Naylon terör örgütlerinin oluşturulması, -Mafyanın veuluslararası uyuşturucu ticaretinin kontrol altına alınması, -Medyanın kontrol altına alınması, -Sivil toplum kuruluşlarının kontrol altına alınması, -Siyasi partilerin kontrol altına alınarak siyaset dünyasına yön verilmesi, -Gerektiğinde siyasilere suikast düzenlenmesi, -Örgüte eleman kazandırmak ve gelir sağlamak için illegal tüm yolların kullanılması, gibi eylemlerin araç olarak benimsenmiş olması, ülkemizin bu örgüt nedeniyle karşı karşı ya' kaldığı tehlikenin boyutunu bir kez daha gözler önüne sermiştir. Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün, TSK içinde örgütlenmeye yaşamsal ölçüde önem verdiği, bu amaçla son derece gizli ve hücre tipi bir yapılanma kurup özel ve gizli bağlantılarla bu yapılanmayı kontrol ettiği belirlenmiştir. Bu yapılanma, sürekli örgütsel bağlantılarını devam ettirmekte olup örgütün bu üye ve yöneticileri tarafından örgütün amaçları doğrultusunda ve örgüt merkezinin verdiği kararların gereğinin uygulanmasına yönelik çalışmalar içinde olmaktadır. Örgütün bu amaçla ve planlanan suikast veya çeşitli tedhiş olaylarında kullanılması amacıyla örgüte ait önemli miktardaki silah ve askeri mühimmatı değişik yerlerde gizlediği belirlenmiştir. Başsavcılığımızca örgütle ilgili yapılan soruşturma sırasında ayrıntılı olarak incelenip değerlendirilmiş bulunan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından açılan Ergenekon Silahlı Terör Örgütü davalarına ilişkin iddianamelerde ve ek delil klasörlerinde açıkça belirtildiği üzere, kimi şüphelilerin davamıza konu soruşturmada da örnekleri görüldüğü gibi, mezhebe dayalı kaos ve çatışma çıkarmaya yönelik olarak Alevi-Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Ali Balkız'a ve Genel Sekreteri Kazım Genç'e yönelik suikast hazırlığı yapılmış olması da Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün bölgemizdeki paralel faaliyetlerine benzerlikler taşımakta olması bakımından hayli dikkat çekicidir.” tespitlere bile atıfta bulunulabilir.
Dahası Ergenekon iddianamesindeki; “… terör grupları mutlaka kontrol altında tutulmalı, gereğinde “naylon terör grupları” oluşturularak, terör dünyasına yön verilmeli ve güçlü istihbarat örgütlerinin kurguladığı oyunun içinde mutlaka yer alınmalıdır, ulusal ve uluslararası LEGAL VE İLLEGAL ÖRGÜTLER ile işbirliğine yönelmek kaçınılmaz bir zorunluluktur. ( 29/Ekim/1999 tarihli ERGENEKON dokümanı) ” Savcılık şüpheleri de dikkate sunulabilir.
Benim dikkatimi çeken ise tüm bunları ve uluslar arası bağlantıları açığa çıkaran Milliyet’te yayımlanan haberdeki; “Usame Bin Ladin ve Mesut Barzani’nin AKP lehine beyanatlar vermesinin sağlanarak kamuoyuna AKP’nin bu grupla işbirliği ve irtibat halinde olduğu imajının verilmesi” maddesi dikkate değer bir durum arz ediyor.
Acizane kanaatime göre Ak Parti hükumet olduğu günden bu yana devre dışı bırakılmak ve iktidardan alaşağı etmek için malum kesim (ulusalcı, Kemalist, darbeci, jakoben ve uluslar arası güç odakları) hep teyakkuzda oldu.
Bu son belgede yine aynı zihniyetin devletin damarlarında kol gezdiğini bir kez daha görmek doğrusu şahsen kendi adıma ve bu ülkenin geleceği adına işkillenmemi haklı çıkarıyor. Doğrusu CIA’nin bile yıllarca yakalamak için peşinde koştuğu Usame Bin Ladin’den AK Parti lehine açıklama almak kimin haddine. Korkunç bir durum. Ergenekon yapılanmasının kimlerle, nasıl bir bağlantı içinde olduğunu tahmin edebilmeyi doğrusu güçleştiriyor.
Şu da söylenebilir: ‘adamlar masa başında haber yapıp, kamuoyunu yanıltabilir. Onlar kim ki, Usame Bin Ladin’den Ak Parti’yi öğücü açıklama alsınlar’
Olabilir! Ancak ben yinede, yukarıdaki Ergenekon iddianamesindeki iddiaları bir kez daha okumakta fayda var diyorum.
Bu anlamda yargının elini taşın altına koyduğu gibi, siyasi iradenin de bir kez daha Ergenekoncuların hesabı üzerinden şu ülkenin içinde bulunduğu yasal yapıyı yeniden elden geçirmesini bekliyorum.
Hükumetin mevcut anayasanın dördüncü maddesine takılmadan bir an önce en azından kendi siyasi ve ülkenin geleceği açısından bunu yapmak zorunda olduğunu düşünüyorum. Evet ladin öldü, ama Ergenekon zihniyeti devletin kılcal damarlarında hala faaliyette. Unutmamak lazım diyorum. Zaten Ergenekoncular da kendilerini unutturmak da istemiyorlar kine!
mazhararslanoglu@gmail.com
twitter.com/maomazhar

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder