Son iki yıl öncesine kadar gözü kapalı desteklediğim AKP hükumeti, şimdi şarkıdaki gibi bendeki hayal kırıklığını, biri bitmeden diğerini on kat artırarak devam ettiriyor.
“Arkası gelmez dertlerimin bıktım illallah
Biri biterken öbürü de başlar vermesin Allah…”
Ancak AKP, hayal kırıklığının biri bitmeden, diğerini getiriyor; maşallah(!)..
Bakanların bulaştığı yolsuzlukların Meclis Yolsuzluk araştırma Komisyonu’nda tescillenmesiyle ayyuka çıkan iddialar, artık çuvala sığmıyor.
Son şok haber ise devlete memur alımıyla ilgili.
Ajansların geçtiği ve Gazetelere yansıyan haberlere göre; Hükümet, kadrolaşmada sınır tanımıyor. Bakanların doğruladığı kadrolaşma harekâtı devletin bürokrasisini de sarmış durumda.
KPSS şartı aramadan personel istihdam eden, kadrolaşma harekât merkezlerinin başında Belediyeler, TOKİ, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ve TİKA gibi kurumlar geliyor.
İşin acı tarafı ise, başında Adalet (AKP) geçen bir siyasi yapının bunu fütursuzca yapması. Ortaya çıkan verilere göre, söz konusu kurumlar KPSS dışı memur alımlarını zaman zaman hiç ilana çıkmadan yapmış ve yapmakta.
Bu alımlarda usulen, kâğıt üzerinde şartlar öne sürülmüş ve kimlerin alınacağı listelenerek bu kişiler el altından haberdar edilmiş. Böylece yazılıya giren kişilerin rekabet edeceği kişi sayısı da olabildiğince sınırlı tutulmuş. Mülakat aşamasında ise yazılıya kazara girenler elenip, ‘alınması gerekenler’ işe başlatılmış.
Diğer tarafta Devlete memur alımlarında ise çok acı bir fotograf var. Son 12 yılda memur olabilmek için KPSS’de ter döken 20 milyon adaydan sadece 610 bini hayalini gerçekleştirmiş.
Ama partizan ve parti korumasına giren; bakan yakını, bürokrat akrabaları ve dostları devletin sıcak bağrını hemen hissedivermişler.
Adalet ve sosyal devlet beklentisiyle desteklediğimiz ve dindar olarak gördüğümüz AKP’nin geldiği nokta; hem devleti hem de kendini ‘zakkum’a dönüştürmesi aslında acınacak ve bir o kadar da ibretlik bir dönüşüm.
Neden ‘zakkum’ örneğini verdiğimize geçmeden önce ‘zakkum ağacı’ hakkındaki bilgiyi paylaşalım.
Zambakgiller (apocynaceae) familyasından olan zakkum (lat. Nerium oleander), batı'da, güney portekiz'den başlayarak bütün Akdeniz sahilleri boyunca Suriye'de, Batı ve Güney Anadolu'nun dere yataklarında yetişir. Ekseriyetle 2-3 bazan 5 m.'ye ulaşan, kışın yaprak dökmeyen sık dallı bir bitkidir. Yazın çiçeklenen ve uzun bir çiçeklenme devresine sahip olan Zakkum'un meyvesi bakla şeklindedir. Zehirli olduğundan insan ve hayvanlar için tehlikelidir.
Yanisi şu: zakkum yalnızdır, tekdir ve kendisinden başkasına faydası yoktur. Ta ki cehennem ehli dışında.
Bu arada Zakkum ağacı, Kur'ân-ı Kerîm'in dört sûresinde ve toplam 15 âyette geçer.
Zakkum Ed- Duhan suresinde mealen ; "Şüphesiz zakkum ağacı günahkârların cehennemdeki yiyecekleridir. Zakkum ağacı erimiş maden gibidir. Insanların karnında tıpkı sıcak suyun kaynaması gibi kaynar" şekliyle yer alır.
AKP, ‘meyvesiz ağaç taşlanır’ düsturu ile hareket ediyor ve yaptıklarını siyasi tabanına bu şekilde aktarıyor. Ve bunu da yandaş ve taraftarlarına kabul ettiriyor.
Ancak %50’lik bir kesimin dışında devlete vergi veren ve hizmet bekleyen bir %50 daha olduğunu unutturarak yapıyor bunu.
Yüzyıla yakın Kemalistlerin ve solcuların yaptığı yanlışı tekrarlıyor. Onlar malum modernlik ve batıcılık adına %60’lık bir kesimi ‘öcü’ olarak nitelemişlerdi. Ve devletin sınırlarında ‘kamusal alan’ ilan ederek toplumda cepheleşmenin temellerini atmışlardı.
Geldiğimiz noktada ise AKP, devlete ‘zakkum tohumu’ atarak sadece kendisine ‘meyve’ verecek bir ağaç yetiştirme derdine düşmüş durumda.
Hem de devletin imkân ve şartlarıyla.
Yoksa gözü kapalı yapılanları destekleyerek, eski Adalet Bakanlarından CHP’li Mehmet Moğultay’ın;“ben CHP'lileri işe almayacağım da MHP'lileri mi alacağım?” Sözüne nazire yapılıyor diyerek normaldir mi demeliyiz.
Veya Müslümanlar siyaset yapıyor; ‘siyaset’te ütmek caizdir’ mi demeliyiz, doğrusu kestiremedim.
mazhararslanoglu@gmail.com
twitter.com/maomazhar

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder